Kiliseler ve Manastırlar
Kiliseler ve Manastırlar
Aziz Nikolas Manastırı
Sarı Konak
Gül Konakları
Aziz Nikolas Manastırı
Sarı Konak
Aziz Nikolas Manastırı
Mustafapaşa’nın güneyinde merkeze oldukça yakın bir konumda olan Aziz Nikolas Manastırı, Dere Sokak’ı izleyen yoldan ulaşılan Manastır Vadisi’nde yer almaktadır. Manastır Vadisi’nde en önemli dini yapı Aziz Nikolaos Manastırı, köy halkının büyük önem verdiği Aziz Nikolas’a ithaf edilmiş bir yapı topluluğudur. Aynı isimde farklı azizler olsa da Ortodoks inancında en çok saygıyı gören Aziz Nikolaos, Myra piskoposluğu yapmış bir azizdir. Sadece Sinasoslu Rumların değil tüm Hıristiyan dünyasının saygı gören azizlerinden olan Nikolaos, zamanla batı dünyasında “Santa Klaus” ismiyle tanınan bir figüre evrilmiştir.
Manastır, bir kısmı kagir bir kısmı ise kayaya oyulmuş ve alt seviyede birbirine bitişik dört ayrı mekandan oluşmaktadır. Manastırın tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmemekle birlikte 19.yüzyılın ikinci çeyreğinde günümüzdeki formunun yapıldığı düşünülmektedir. Ayrıca buraya armağan edilen bir ikonanın tarihine dayanılarak manastır tarihinin çok daha eskilere gittiği bilinmektedir.
Kasabasının dini ayin ve hac merkezlerinden olan Aziz Nikolaos Manastırı, 19.yüzyılda Sinasos halkının sadece dini yaşamında değil sosyal yaşamında da çok önemli bir yere sahiptir. Kilisenin avlusunda bulunan şadırvan şeklindeki çeşmeden akan suyun şifalı olduğuna inanılmaktaydı. Rumların yanı sıra Türkler de hastalıklarından arınmak için şadırvana gider.
Konstantin ve Helena (Eleni) Kilisesi
Sinasoslu Rumlar’ın en önemli kiliselerinden biri olan Konstantin ve Helena (Eleni) Kilisesi, mübadeleden önce pazaryeri olan yerde inşa edilmiştir. Bazilikal planlı kilise beşik tonozlu, üç nefli ve üç apsisli olup, batısında açık bir avlu vardır. Kilisenin kuzey-batı cephesinde yer alan giriş kapısı üzerindeki kitabede mermer taşa Yunanca harflerle yazılmış sekiz satırlık bir yazıt yer almakta ve bölgede başka örneğine rastlanmayacak şekilde kilisenin ağzından kaleme alınmıştır.
“Putperestlerin takipçisi, pek mukaddes krallar, Mümin Konstantin ve Eleni’nin mabediyim Sultan Ahmet zamanında kısmen inşa edildim. Sultan Abdülmecid zamanında da gerektiği gibi süslendim. Meşhur Pasios’un başrahipliği zamanında ise Sinososlular cemaatinin mücadele ve harcamaları ile temellerden inşa edildim 1729’da. 1850’de ise tamir edildim.”
Kitabenin etrafında görülen sarı ve lacivert bitki ve meyve motiflerinin yanında geometrik süslemeler girişe oldukça haraketlilik katmıştır. Giriş kapısının bulunduğu cephenin ayrıca üç tane aydınlatma penceresi bulunmakta ve ortadaki pencerenin etrafındaki kabartmalar dikkat çekmektedir. Yapının iç mekan güneydoğu cephesi kayaya oyulmuş ve basık tavanlı bir mekana açılmaktadır. Bu mekanın bir dönemlerin insanların iyileşmek için geceledikleri ve dua ettikleri bir alan olarak kullanılmış olabileceği düşünülmektedir. Yapının iç mekan duvarlarında boya izleri görülse de tespit edilebilen figürlü bir duvar resmi bulunamamıştır. Kilisenin yapımına dair çeşitli efsanevi anlatımlar vardır. Hıristiyanlar, Bizans’ın fethedildiği 1453’ten, Tanzimat Fermanı 1839’a kadar gayrimüslim vatandaşlara kilise inşa yapma özgürlüğü tanınana dek yeni bir kilise inşa edemezdi. Bu bilgiye dayanılarak Konstantin.ve Helena kilisenin yapılma öyküsünün ilginç olduğu dikkat çekmektedir. Serafim Rizos’un anlatımına göre kilisenin bulunduğu yerde eskiden küçük bir kilise vardır ve tadilat görmesi gerekmektedir. Yeni kilisenin yapımı için köydeki tüm Hıristiyan halk seferber olur. Gerekli malzemeleri tedarik eder ve çıkarılan bir fermanla kilise seksen günde tamamlanır. Serafim Rizos’un verdiği bu bilgilerin kitabede yazan ifadelerle örtüştüğü gözlenmektedir.
Kilise pazar ayinleri ve bayramların yanı sıra, okul törenleri, piskoposun konuklarını karşılama törenleri, sultanın sağlığı ya da ordunun başarısı için dua okunma törenleri için de kullanılmıştır. Günümüzde ziyarete açık olan kilise, çeşitli kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapmaktadır.
Aziz Basileios Kilisesi
Aziz Basileois Kilisesi, daha önceleri Vrathes (Yunanca “kayalık yer”) olarak anılan, Mustafapaşa’nın kuzeyindeki Beydere Vadisi’nin doğu yamacında bulunmaktadır. Yıkılma tehlikesi nedeniyle 2012 yılında ziyarete kapatılan kilisenin bir kısmı, 2018 yılında yapının bir bölümünün kaya parçasından koparak vadiye doğru uçması sonucu yok olmuştur. Kilisenin tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Kilisedeki duvar resimlerine bakıldığında 1902 ve 1905 tarihlerine rastlanmıştır. Buna göre kilise en geç 20 yüzyılın başına tarihlendirilebilir.
Aziz Basileois Kilisesi farklı bölümlerden oluşan bir yapı topluluğu şeklindedir. Kilise, vadinin üst kısmındaki yamaçta, günümüz toprak seviyesinin altındaki kayaya oyulmuş farklı kotlardaki mekanlardan oluşmaktadır. Arşiv kaynaklarında kiliseden, üç katlı bir korunağı/sığınağı olan Basileois Kilisesi” olarak bahsedilmektedir. Yapıya giriş, sonradan betonarme olarak yapılmış dikdörtgen bir kapının olduğu vadinin üstünden sağlanmaktaydı. Burada, beşik tonoz örtülü bir sahanlık bulunmaktaydı. Sahanlığın devamındaki üzeri beşik tonoz örtülü merdivenli bir mekandan da kilisenin olduğu orta kota geçilirdi. Burada ilk olarak şapel olduğu düşünülen yan yana iki şapel bulunur. Onların güneydoğusunda ise, ikişer paye dizisiyle ayrılmış iki apsisli Aziz Basileios Kilisesi vardır. Kaynaklarda kilisenin üç ayrı azize ithaf edildiği belirtilmektedir. Buna göre yekpare payelerle üç bölüme ayrılan kilisenin ortasındaki ana nef, Aziz Basileious’a adanmıştı. Yapı topluluğundaki ana kilise Aziz Basileios kilisesiydi.
Aziz Basileios Kilisesi, özellikle bünyesinde barındırdığı duvar resimleriyle gerek Mustafapaşa’da gerekse bölgedeki Osmanlı döneminde yapılmış diğer kiliseler arasında özel bir yere sahiptir. Diğer kiliselerde Basileios örneğinde olduğu kadar yoğun ve iyi korunmuş resim bulunmamaktadır. Üstelik kilisede, köyün en önemli ressamlarından ikisinin imzasıyla yapılmış resimlere rastlanmaktadır. Bunlar Georgiou Iordanidou ve Kostis Meletiadis’tir. Yapıya ismi veren aziz, “Kapadokyalı Babalar” olarak bilinen isimler arasında en iyi tanınan ve grubun en yaşlısı olan “Kayserili Büyük Basileios”tur. Azizin ayrıca, Sinasoslu Rumlar tarafından “Tanrıya dualarını ulaştıracak bir elçi”de sayıldığı belirtilmektedir. Köyde Vasilios ve Vasiliki isimleri, bu azize saygıdan dolayı çocuklara verilen çok yaygın bir isimdir. Aziz Vasilios’u anma günü olan 1 Ocak’ta Sinasos’ta o gün kasabanın bütün kiliselerinde çok özel bayramlarda yapılan uzun bir ayin töreni yapılırdı.
Kalaşa Mevkii’deki Kiliseler
Eskiden “Galata/Kalasa” olarak isimlendirilen bugünkü Kalaşa Mevkii’nde orijinal adı ve tarihleri tam olarak bilinmeyen kayaya oyma kiliseler yer almaktadır. Bu civarda olduğu belirtilen kiliseler şunlardır : Paraskevi ve Panteleimon, Eustathios, Poterida ve Aziz Haralambos Kiliseleri.
Kalaşa, Kilise I
Bunlardan ilki Kilise 1 olarak tanımlanan büyük boyutlu kilisedir.Kilisenin tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmese de, naosa iniş yapılan merdivenli dehlizin batı duvarındaki bir kitabeye göre 1905’e tarihlendirilebilir. Kiliseye giriş, yuvarlak kemerli bir kapıdan sağlanmaktadır. Buradan beşik tonozlu mekana ulaşılmakta ve L biçiminde bir merdiven vasıtasıyla aşağıya, kilisenin kaos (ana ibadet mekanı) bölümüne ulaşılmaktadır. Yaklaşık kare planlı naosu olan kilise, üç apsisli ve üç neflidir. Her üç nefi de düz tavanla örtülüdür. Ana ibadet mekanının kuzey duvarının doğu köşesindeki boya ile yazılmış olan kitabe, kilisedeki en dikkat çeken unsurlardandır.Boyayla yazılmış olan Yunanca yazıtın içeriği, bunun bir mezar yazıtı olduğunu göstermektedir. “Tanrının Sevgili Kulu Basileios Burada Gömülüdür”. Kabartma tekniğinde veya doğrudan duvar üzerine boya ile yapılmış olan bezemeler ise, kilisede sanatsal olarak en fazla dikkat çeken özelliktir. Süsleme programında haç, hayat ağacı gibi tasvirler yer almaktadır. Renkler oldukça canlıdır ve ağırlıklı olarak çivit mavisi, hardal rengi ve kırmızıdan yararlanılmıştır.
Kalaşa, Kilise II
Kilise I ‘in doğusunda bulunan başka bir kayak oyma kilise daha vardır. Ana ibadet mekanının kuzeybatısı tamamen yıkılmış olan kilise günümüzde çok iyi durumda değildir. Kilisenin tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmemekle beraber yapının oyulduğu kaya kütlesinin kuzey cephesine 1848 tarihi yazılmıştır. Sonradan yazıldığı anlaşılan graffiti tarzındaki bu yazıta bakılarak, kilisenin bu tarihten önce var olduğu düşünülebilir. Kilisenin güneyinde tek apsisli bir ana ibadet mekanı bulunmaktadır. Kuzeyde ise paraklesion mekanı yer almaktadır. Kilisenin güneyinde ayrıca aynı kaya kütlesine oyulmuş olan bir mekan daha bulunmaktadır. Bu mekanın hangi amaçla kullanıldığı bilinmemektedir.
Mevcut durumdaki kilisede saptanabilen tek duvar resim örneği, kaosun güney duvarında yer almaktadır. Bu resim, duvarın üst seviyesinde çerçeve içine alınmış iki panodan doğuda olanıdır. Panodaki tasvirler yolun tahribattan dolayı anlaşılamamaktadır. Resmin alt kısmındaki yazı şeridindeki Yunanca isimler okunduğunda ise burada bir zamanlar Aziz Eustathios ve ailesinin resmedilmiş olduğu anlaşılmıştır. Bizans döneminde Kapadokya’daki kiliselerde sıklıkla resmedilen azizin bölgedeki saygınlığının Osmanlı döneminde de sürdüğü görülmektedir. Bu panelin batısındaki çerçeve içine alınmış panoda ise bir yazıt olmakla beraber, yazıt bir bütün olarak anlaşılabilir durumda değildir. Kilisedeki aile portresinden yola çıkarak kilisenin orijinalinde Aziz Eustathios’a ithaf ettiği düşünülebilir. Kilisedeki bir diğer yazıt, kilisedeki en dikkat çeken unsurlardan biridir. Naos’un kuzeyindeki kayaya oyulmuş payenin başlığının batı yüzündeki üç satırlık Yunanca yazıtta “Buraya her kim isim yazarsa Kurul tarafından katı bir şekilde cezalandırılır” yazmaktadır.
Aziz Gregorios Kilisesi
Kilise, Yukarı Mevkii’nin güneybatısında, Gibos vadisinin bitiş noktasının yaklaşık 800 metre altında yer almaktadır. Rumlar döneminde kiliseye, Yeni Mahalle’den 60-70 metrelik bir tünel ile ulaşılmaktaydı. Ürgüp’e bağlı bir köy olan Başköy’den mübadele ile ayrılan bir ailenin torunu olan Dimitri Katsikas Kapadokias’ın araştırmaları sonucu, Mustafapaşa’daki Aziz Grigorios kilisenin burası olduğu anlaşılmaktadır.
Kilisenin bir kısmı kayaya oyma; bir kısmı ise yığma tekniğinde yapılmıştır. Kilisenin, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı bir naosu vardır. Bu ana ibadet mekanı, ikişer sıra sütunlarla üç neye ayrılmıştır ve neflerin tamamı beşik tonoz örtülüdür. Yapının doğusunda, yarı kubbe örtülü bir apsis bulunur. Naosun güneyinde bir mekan daha bulunmakta olup, tümüyle kayaya oyma olarak yapılmıştır. Kiliseye girildiğinde en dikkat çeken özellik, dört sütunun tam ortasındaki orta nesin zeminindeki dikdörtgen mezardır. Mevcut durumunda kilisenin bezeme programının sade olduğu görülür. Kilisede günümüzde yalnızca, naosa açılan pencerelerin söve ve kemerlerindeki koyu ce açık renk boyalarla yapılmış taş imitasyonları vardır.
Mustafapaşa’nın yerli bir ailesine mensup olan ve köyle ilgili yıllardır araştırma yapan Tevfik Balta, aile büyüklerinin anlatımına göre bu kiliseyi özellikle kadınların sıklıkla ziyaret ettiğini ifade etmiştir. Ayrıca Balta, kilisenin girişindeki batı duvarın üzerindeki pencerenin üst kısmında taştan yapılmış olan bir kadın portresi olduğunu belirtmiştir. Bu bilgilere bakıldığında kadınların uğrak noktası olan kilisede bir kadın mezarının olabileceği düşünülmektedir.